İzbandut

Edip Ruşen
2 min readMay 1, 2021

--

Köşeyi döndüğünde İzbandut’la karşılaştı. İzbandut’un dışında sokağa çıkma yasağını delen ikinci kişi ise Bahtiyar’dı. Bahtiyar o akşam 1,90'lık, aşağı yukarı 10/1 tonluk beygir kılıklı adamla sokağın en izbe köşesinde burun buruna gelmişti. Aralarında çok az bir mesafe vardı. Bahtiyar’ın neden bu saatte dışarıda olduğu bilinmiyordu ancak 1.90'lık sokak serserisinin dışarıda olma sebebi açıkça belliydi.

1,90'lık izbandut kılıklı bu adam, Bahtiyar’ı gördüğüne çok sevinmişti ancak sevincini yüzünden anlamak güçtü. Yüzünde daha çok bir ceylanı boğazlamakta olan, aç bir aslanın edası vardı. Bahtiyar da bu görüntünün neye işaret ettiğini anlamıştı. Karşılıklı şaşkınlığın ve kısa süreli bakışmanın ardından İzbandut, Bahtiyar’a yaklaştı. Önce sağına soluna baktı. Civardaki evlerin pencerelerine, balkonlarına göz gezdirdikten sonra Bahtiyar’a dönerek: “Paran var mı?” dedi. Bahtiyar bu çıkış karşısında tedirginlik yaşadı. Önce gırtlağına doğru yükselen o korku hissini yuttu. Sonra birazdan tamamen çözülecek olan dizlerinin taakatini korumaya çalıştı. Yapaylığı aşikar bir şekilde bakışlarını sertleştirdi. Sesinin çatallaşmasını engelleyemedi ancak agresifliğini koruyarak: “Yok bilader, çekil!” dedi.

İzbandut’un kaybedecek bir şeyi yoktu. Genellikle kavgaları kaybedecek bir şeyleri olmayanlar kazanırdı zaten, Bahtiyar bunu biliyordu. İzbandut tekrar konuştu: “Sana insanca dedim, para ver!” Hemen akabinde elini Bahtiyar’ın omuzuna attı. O sırada Bahtiyar, İzbandut’un elini arka cebine doğru yavaşça götürdüğünü fark etti. Hızlı davranarak kendisi de elini, her zaman bıçak bulundurduğu mont cebine attı. Elini cebinden hızla çıkardı ve bir adım geriye giderek İzbandut’a doğrulttu. Göz göze geldiler. İzbandut bir Bahtiyar’a, bir de elindekine bakıyordu. Bir kaç saniye bakıştılar. Bahtiyar elindeki ağırlığı, yüksek adreanalinden olacak ki fark etmemişti. Yavaş yavaş gözlerini eline çevirdi ve korkunç manzarayla karşılaştı. Elinde marketten bir kaç saat önce aldığı çilekli İçim süt vardı. Bahtiyar’ın beynine kan sıçradı. Çözülmesini ertelediği dizleri artık bir kuş kadar hürdü. İzbandut, gülmemek için zor tutuyordu kendisini. Önce yanakları seyirdi, sonra suratında bir sırıtma belirdi. Bir süre sonra da bakışlarını yumuşattı.

Bahtiyar düştüğü sıkıntılı durumdan kurtulmak adına söze girdi. “Kaç para istiyorsan vereceğim ama bu işi kimseye anlatma” dedi. İzbandut, sırıta sırıta parayı aldı ve “Eyvallah!’” diyerek yoluna devam etti. Bahtiyar ara sokaklardan geçerek mahallenin parkına gitti. Yalnız başınaydı. Ay, rüzgar uğultusu ve elindeki süt… Gözlerini aya dikti, çilekli sütünü açtı, bir de sigara yaktı. Karışık duygular içinde içmeye başladı. Sonra dilinden şu sözler döküldü: “Neyse, adamlık bende kalsın..”

--

--