Bir Roma Akşamı

Edip Ruşen
2 min readMay 2, 2021

--

Garson, Cansu’nun bardağındaki beyaz şarabı yeniledikten sonra arkasını dönüp gitti. O sırada Cansu, mekanda çalan müziğe odaklanmıştı. Bir süre sonra konuşmaya başladı:

- Bu müziği anımsıyorum. Güzel sanatlarda öğrenciyken bir dinletide sergilenmişti. Tekrar o günlere döndüm. Ayrıca seninle başka bir ülkede, başka bir şehirde bu müzik eşliğinde yemek yemek nasıl bir duygu anlatamam. Özellikle böyle yağmurlu bir Roma akşamında yemeğe bir zevk katıyor doğrusu.

Kerem, Risotto’dan bir kaşık aldıktan sonra karşılık verdi:
- Klasik müziğin mekanla bir ilişkisi olmalı. Şuan, şurada bizi en iyi anlatan bu müziktir. Gözlerinin ışıltısını bitmeyen bir senfoniye çeviriyor sanki. Müzik bittiğinde rüyadan uyanacağım diye çok korkuyorum.

Cansu, bir süre Kerem’in gözlerine baktı, ellerini ellerinin içine aldı ve kısık bir sesle:
- Kerem, ben çok mutluyum seninle. Hiç bitmesin nolur. Sonsuza dek sürsün.

Kerem sessizliği bozmak istemedi. Birlikte şömineden sızan ışığa çevirdiler bakışlarını. Sonra aynı anda kafalarını birbirlerine çevirdiler ve ikisinin de ağzından “Seni seviyorum.” cümleleri düştü. Birbirlerine mahcup bir gülümsemeyle öylece baktılar.

Yemeğe bir süre devam ettiler. Kerem ceketinin önünü açtı ve ceplerini karıştırdı, önceden hazırladığı kutuyu buldu, Cansu’ya hissettirmeden avuçlarının içerisinde sakladı. Bir süre masanın altında elinde dolandırdı. Konuşmanın sessizlikle buluşacağı anı bekliyordu ve bir süre sonra o an geldi.
- Cansu, bize bu rüya gibi Roma akşamını hatırlatmasını istediğim bir hediye aldım sana. Umarım mutlu eder seni. Buyur.

Cansu kutuyu eline aldı. Yavaşça açtı ve kutudan hediyeyi çıkardı. Keremin gözlerine sevinçle baktı. Sonrasında Kerem’in hediye ettiği zikirmatiği ellerine aldı ve üç kere “Subhanallah, subhanallah, subhanallah” dedi. Sonra, masadan kalkarak Kerem’in yanına gitti. Sarıldı. “Seni çok seviyorum ve çok seveceğim aşkım.” dedi. Kerem de karşılık verdi: “Ben de seni aşkım, ben de seni.”

Müzik sessizce çalmaya devam etti ve hafiften bir yağmur başladı, restorantın camlarından şehrin ışıkları bulanıklaşmaya başladı. Roma’ya aşk yağıyordu ve iki aşık, şehri seyrediyordu. Cansu ise belli aralıklarla zikirmatiğinin skorunu artırıyordu.

--

--